15 Temmuz 2015 Çarşamba

Büyükelçi Süleyman Gökçe, “Soydaşlarımızın refahı, mutluluğu ve esenliği bizim için son derece önemli”

Türkiye Cumhuriyeti Sofya Büyükelçisi Sayın Süleyman Gökçe, iftar programı nedeniyle geldiği Kırcaali’de Bulgaristan Türklerinin Sesi Kırcaali Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Müzekki Ahmet’in sorularını cevapladı. Verdiği mülakat için kendilerine canı gönülden teşekkür ediyoruz. 
- Sayın Büyükelçim, göreve başladığınız dönem ile halihazır Bulgaristan’ı karşılaştırır mısınız? Sosyal, ekonomik, ticari ve siyasi farklar nedir?


- Sofya’da Büyükelçilik görevine başladığımdan bu yana geçen 18 ay zarfında Bulgaristan’da önemli değişiklikler olduğunu düşünüyorum. Bu dönemde üç ayrı hükümetin çalışmasına şahit oldum, onlarla birlikte çalıştık. Siyasi bakımdan çok hareketli ve istikrarsız bir dönemdi. Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde de belirli değişimler meydana geldi. Mukayese ettiğimde Bulgaristan’ın şu anda daha istikrarlı olabilecek veya istikrar vaat eden, ancak kırılganlığını koruyan bir çizgide durduğunu düşünüyorum. Tabii bunun yerleşik hale gelmesi ve özellikle Türkiye ile ilişkilerin kalıcı bir perspektif kazanması son derece önemli. Bu perspektif ikili ilişkilerin gelişmesine yardımcı olacaktır. 

- Türkiye için Bulgaristan ne anlam ifade ediyor? Aynı şekilde Bulgaristan’daki Türkiye imajının ne olduğunu açıklar mısınız?
- Sorunuzun iki boyutu var. İlk boyutunda, Bulgaristan, Türkiye için önemli bir ülkedir. Bunun bildiğiniz pek çok nedeni var: tarihsel, güncel ve geleceğe yönelik. Soydaşlarımızın buradaki mevcudiyeti son derece önemli, merkezi ve belirleyici rol oynuyor. Ama bunun da ötesinde ikili ilişkilerimiz, çok katmanlı bir yapı taşımaktadır. Türkiye ve Bulgaristan, komşu olmalarının ötesinde, bölgelerinde, Avrupa Birliği’nde ve NATO’da, ortaklık, paydaşlık, ittifak zemininde birbirleriyle bağlıdırlar. Bu durum ikili ilişkilere önemli ve doğal katkılar sağlamaktadır. Her komşu ile ilişkiler tabiatıyla yoğundur; ancak, Bulgaristan’la ilişkilerimiz yoğun olduğu kadar önemlidir de. Bu çerçevede, soydaşlarımızın refahı, mutluluğu ve esenliği bizim için son derece önemlidir. Soydaşlarımız iki ülke arasındaki ilişkilerde belirleyici rol oynamaya devam edecekler, bu beklenmelidir. Biz zaten bu değerlendirmelerimizi her yerde dostlarla paylaşıyoruz, Bulgar makamlarıyla da konuşuyoruz. 
Sorunuzun ikinci boyutunda, şunu söyleyebilirim: Bulgaristan’daki Türkiye imajı değişkenlik gösteriyor. Olumlu yönde değiştiğini düşünüyorum. Bunun temel nedeni hem dünyanın, hem Türkiye’nin, hem Bulgaristan’ın değişmesidir. Bölgemizdeki dinamikler de değişim içinde. Ortaklık tanımlamaları bu değişimden etkileniyor. Türkiye’nin büyümesi, cesamet kazanması, güçlenmesi Bulgaristan’da yakından izleniyor, takip ediliyor. Bulgaristan’daki Türkiye imajı zaman içinde değişiklik göstermiştir. Evet, bugün de bu imaj sabit değildir. Kiminle konuştuğunuza bağlı olarak farklı cevaplar alabilirsiniz. Türkiye’deki Bulgaristan imajı böyle değildir. Bulgaristan’daki Türk ve Türkiye imajının değişmesinin muhtemelen temel nedeni Türkiye’nin çok dinamik olması ve çok değişik perspektifler sunmasıdır. Türkiye’nin Bulgaristan’a sunduğu ve sunabileceği imkanların iyi anlaşılması halinde, Bulgaristan’daki Türkiye imajının ve anlayışının daha olumlu yönde değişeceğine ve gelişeceğine inanıyorum. 
Bu, esasen bugün yeterince anlaşılmış durumdadır. Özellikle iş çevrelerini, yatırımcıları, soydaşlarımızı hesaba katmaksızın vurguluyorum bu hususu. Onlar durumu biliyorlar, siyasetçiler de biliyorlar. Ben, Bulgaristan’daki Türk/Müslüman ve Türkiye algısının olumlu zemine oturduğuna, daha olumlu yönde gelişeceğine inanıyorum. Avrupa Birliği ve NATO ilişkileri de aslında ilişkilere boyut ve anlam katıyor. Dolayısıyla bu unsurların da katkıları olduğunu düşünmemiz lazım geliyor. 
- Türkiye tarafından ikili ilişkilerin geliştirilmesi adına atılan adımların Bulgaristan’da karşılık bulduğuna inanıyor musunuz?
- Kısmen evet. Bunu açıklıkla söylemem lazım. Tamamen niçin yansıma bulmuyor derseniz, bu karmaşık bir soru olur. Cevabı da karmaşıktır. Uluslararası ilişkilerde, münasebetlerin tesisinde her zaman tam karşılılık yoktur. Bu, bir siyasi irade, tercih ve önceliklerin sıralanması meselesidir. Ama baktığınızda bu iradenin tezahürü ve tecelli etmesi anlık değildir, belirli bir zaman içine yayılır ve dinamiklere bağlı olarak ortaya çıkar ve şekil alır. Ben dolayısıyla iyimserim, olacaktır. Bunun en temel nedeni de Türkiye’nin sunduğu geniş işbirliği imkanları ve perspektifidir. 
- Ekonomik ilişkilerde daha fazla ilerleme sağlamak adına ne tür adımlar atılabilir?
- Çok önemli bir soru yönelttiniz. Bunun için size teşekkür ederim. Bu, bütün soydaşlarımızı, aslında bütün Bulgaristan’ı ve Bulgaristan halkını ilgilendiriyor. Mesele iki yönlüdür. Bir, daha fazla yatırımın gelmesi klasik cevaptır. Bunu biz de arzu ediyoruz. Fakat daha fazla yatırımın gelmesini sağlayacak imkanların mevcut olması veya yoksa ortaya çıkmasını sağlanması en az bunun kadar önemlidir. Konuya sadece Türkiye - Bulgaristan ilişkileri açısından bakmayalım. Bulgaristan’a gelebilecek her türlü yabancı yatırım için de aynı şekil geçerli. 
Dolayısıyla yatırım ikliminin ve koşullarının iyileşmesi, olgunlaşması ve yerleşmesi büyük oranda yardımcı olacaktır. Bu Türkiye için olduğu kadar, tüm diğer üçüncü ülkeler için de geçerlidir. 
- Vakıf malları konusunda Türkiye’nin attığı adımların karşılığının geldiğine inanıyor musunuz?
- Vakıf malları konusu, karmaşık bir meseledir. Türkiye’nin yapıcı ve iyiniyetli yaklaşımı burada karşılık, izdüşüm veya yansıma bulmadı. Bulgar makamlarının da esasen bunun farkında olduğunu düşünüyorum. Vakıf malları meselesi siyasetten ayrı olmalıdır, siyasetten ayrıştırılmalıdır ve ayrı tutulmalıdır. Çünkü bu tarihsel bir müktesebattır, sosyal bir olgudur ve izdüşümü vardır. Bulgaristan iç politikasından ayrıştırabildiği ölçüde, vakıf malları konusunda ilerleme sağlanacağını düşünüyorum. Vakıf malları konusunda Türkiye doğrudan müdahil taraf değildir aslında. Burada vakıf mallarını talep eden Bulgaristan Cumhuriyetinin bir kurumu olan Başmüftülük’tür, böyle olması da doğrudur. Ancak Türkiye’nin taraf olması, Türkiye’deki Bulgar azınlık vakfının mülkiyetinin tescil edilen mallarının Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilmesiyle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla biz tabii ki, bu konuda çok ilgiliyiz, dolaylı taraf konumundayız. Bu konuda mesajlarımızı verdik, vermeye devam ediyoruz. Vakıf malları süreci bitmiş değildir. Bulgaristan’ın da Türkiye tarafından gösterilen iyi niyeti ortaya koymasını, siyasi sorumluluğu ve basireti üstlenmesini ve Bulgaristan makamlarının benzer şekilde buradaki iade sürecinin tamamlanmasında yardımcı olmalarını bekliyoruz. 
- Görev yaptığınız dönemde sizi en çok üzen ve sevindiren gelişmeler neler oldu?
- İki tekil olaydan bahsedeyim. En üzüldüğüm, en kaygılandığım bir olay 14 Şubat 2014’de Filibe’deki Muradiye Cuma Camii’ne yapılan, utanç verici ve menfur saldırıdır. Bu çok ciddi bir üzüntü ve kaygı kaynağı oldu. Bu tarihi Cami’yi hem saldırı öncesinde, hem akabinde çok kere ziyaret ettim. Soydaşlarımız bakımından da bu saldırı çok ciddi endişeler yarattı. 
Yalnızca bu da değil, Türkiye’deki bütün iş, yatırım ve siyaset çevreleri tarafından da kaygıyla ve rahatsızlıkla karşılandı. 
Bütün bunlara rağmen Bulgaristan ile ilişkilerimize verdiğimiz önem bağlamında, hiç unutmuyorum 15 Şubat Cumartesi günü, saldırının hemen ertesi günü sabah erken saatlerde Bulgar Ulusal Radyosu’na verdiğim mülakatta Türk-Bulgar ilişkilerini ne kadar kaygı verici olursa olsun, bu tip olaylardan etkilenmemesi gerektiğine yönelik bir temennimizi dile getirdim. Bu son derece önemli ve olumlu bir mesajdı. Bu mesajın doğru anlaşıldığını ve algılandığını ümit ediyoruz. 
Bir başka önemli üzüntü kaynağı 24 Nisan 2015 tarihinde Bulgaristan Ulusal Meclisi’nde 1915 Olayları hakkında kabul edilen, lafzını ve içeriğini hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz Karar Tasarısı’dır. Bu Tasarı’nın kabul edilerek Karar halini alması, ikili ilişkilerimizin özüyle ilgisi olmayan, siyasi istismara açık, temeli ve dayanağı bulunmayan bir konunun ilişkilerimizi gölgelemesine izin verildiğini, hatta Bulgaristan siyasetinde bunun desteklendiğini ortaya koymuştur. Hafife alınmamalıdır. Buna karşın soydaşlarımızın bu konuda hassasiyet göstererek, tepkilerini güçlü şekilde ortaya koymaları fevkalade önemlidir ve Türkiye’de mutluluk kaynağı olmuştur. 
En çok mutluluk duyduğum konu, soydaşlarımızın Bulgaristan siyasetine katılımlarının ve temsilinin güçlenmesi, kendilerini daha fazla özgüvenli ve huzurlu hissetmelerini sağlayacak altyapı ve üstyapı birikiminin güçlü bir hale gelmesi ve bunun değişik vesilelerle ortaya konmasıdır. Bu ifadeyle, soydaşlarımızın güçlenen siyasi temsilini kastediyorum. Siyasi temsilin güçlü olması her zaman soydaşlarımıza güç, kuvvet ve ilham vermiştir. 
- Hayalinizdeki Türkiye - Bulgaristan ilişkileri nasıl? Gelecekte nasıl bir Bulgaristan hayal ediyorsunuz?
- Hayalimdeki Türkiye-Bulgaristan ilişkileri çok parlak bir perspektife sahiptir. Gelecekte de çok parlak bir ikili ilişki manzumesinin gerçek olmasını temenni ve arzu ediyorum. Aslında bu ümidi sizlerin de paylaştığınızı biliyorum. Türkiye-Bulgaristan ilişkileri çok zengin, çok parlak, çok güzel ufuklara sahip olacaktır. 
Bu ifadeyle şunu kastediyorum: Türkiye ve Bulgaristan iki doğal ortaktır, iki doğal paydaştır ve yalnızca komşu değil, iki çok yakın dosttur. Birbirini tamamlayan özellikleri vardır, birbirini daha güçlü kılan tarafları vardır. Türkiye ve Bulgaristan’ın sadece iki ülkenin değil, bölgedeki bütün ülkelerin ortak bir alanda buluşup bir ortak refah alanı yaratıp, bundan birlikte ortaklaşa fayda sağlayarak zenginleşmeleri, bir istikrar ve refah alanı içinde birlikte kazanma formülleri yaratmaları son derece kolay ve doğaldır. Benim hayalimdeki Türkiye-Bulgaristan ilişkileri bu çerçeveye oturuyor. Olabilir mi, evet olabilir; bana sorarsanız, olacak da. Türkiye’nin sunduğu imkanların bölgemizde yalnızca Bulgaristan değil, bütün diğer komşularımız tarafından daha iyi değerlendirilmesi halinde bu mümkündür ve ben bunun olmasını bekliyorum. 
- Türkiye – Bulgaristan arasında 3-4 günlük turistik ziyaretlerde vize muafiyeti konusunda bir adım atılacak mı?
- Bu konu aslında Bulgar makamlarını da yakından ilgilendirdiği cihetle, onlar tarafından cevaplandırılması daha münasip olacak bir konudur. Bu soruyu onlara da yöneltmelisiniz. Bu konuyu bizzat Bakan düzeyinde Bulgar makamlarıyla görüştük. Bazı önerilerimiz oldu, bunu değerlendireceklerini söylediler. Daha ziyade şu ana kadar turizm boyutuyla bunu değerlendirdiler. Paket turizmiyle toplu halde gelen turistlerin, ülkeyi ziyaretlerini; bu bağlamda kış turizmini ve kayak merkezlerinde toplu konaklamaları kastediyorum. Turizm Bakanı Angelkova ile bugünlerde bir görüşme yapmayı planlıyorum. Çünkü kış mevsiminden sonra durumları yeniden değerlendirip bakacaklarını söylemişlerdi. Bu konuyu özellikle takip ediyoruz. Herkesi çok ilgilendirdiğini ve haklı olarak merak edildiğini biliyorum. Dolayısıyla bunu takip edeceğim ve ümit ediyorum ki, bir olumlu açılım olacaktır. 
- Bulgaristan’daki Türk yatırımlarının önündeki en büyük engel nedir?
- Küreselleşmenin sunduğu imkanlar, iyi okunduğu takdirde, Bulgaristan tarafından daha iyi değerlendirilebilir. Küreselleşme, klasik sınırların ortadan kalktığı, etkileşimde ve ulaşımda kısıtlamaların ortadan kalktığı bir dünya demektir. Artık klasik coğrafi sınırlamalar yok. Sınırlar yok; doğal coğrafi komşuluklar da yok. Dünyanın öbür ucundaki bir ülke, şirket ya da kişi; size eskiden çok uzak olan yerler ve ülkeler, yeni komşularınız veya işbirliği ortaklarınız haline gelebiliyor. Benzer şekilde, hemen yanı başınızdaki bölgenizdekiler komşuluk ilişkisinden farklı bir ilişkiye kayabiliyor. Bu değişim dünyanın her yanında yaşanıyor. 
Yatırımların önündeki en büyük engel yerel koşulların, yatırım ikliminin arzu edildiği düzeyde olmamasıdır. Bu sadece Türk yatırımcıları için değil, tüm diğer yatırımcılar için de geçerli bir olgudur. İkinci konu, 2015’de bunu bütün okuyucularımızın, soydaşlarımızın ve Bulgar dostlarımızın çok iyi düşünmelerini özellikle istirham ve rica ediyorum. Bunu daha önce radyo programlarında, televizyon veya diğer mülakatlarımda ısrarla vurguladım. Türkiye eskiden sadece yatırım alan bir ülkeyken, özellikle son 10 yılda giderek artan oranda dışarıya doğrudan yatırım yapan bir ülke oldu. Bu sermaye birikiminin güçlenmesine doğrudan orantılı ve geçen sene sonu itibariyle Türkiye’nin, dünyanın her yerindeki yatırımları 40 milyar dolar düzeyine ulaştı. Bulgaristan’daki miktar maalesef 2 milyar doları geçmiyor ve bu rahatlıkla birkaç misli olabilecek iken, bu seviyede duruyor. O zaman bunun nedenlerine bakmamız lazım ki, bakıyoruz ve Bulgar makamlarıyla konuşuyoruz. Biz de arzu ediyoruz hemen yanı başımızda soydaşlarımızın yaşadığı, Avrupa Birliği üyeliği ve pek çok imkanlar sunan bir ülkede bunların artması lazım. Bunun üzerine çalışıyoruz. Yerel mevzuat, yerel koşullar, nüfusun seyrelmesi, yatırım ikliminin diğer ülkelere göre daha az avantajlı olması, hemen yanı başındaki bazı ülkelere göre ve özellikle yatırımcıyı cezbedecek özel fırsatların olması ya da olmaması yatırım miktarını etkiliyor. 
- Ramazan Bayramı mesajınız nedir?
- Bu sene Ramazan Bayramı mesajımı ilk defa size vermiş oluyorum. Bizim kültürümüzde ve yaşamımızda Ramazan ayının çok müstesna bir yeri vardır. Bunu sadece İslamiyet bağlamında sınırlamamak lazım, çünkü gayri Müslimler için de aynı şey geçerli. Ramazan Ayı boyunca Müslim, gayri Müslim ayrımı yapmaksızın birçok yerde iftar sofraları tertipledik ve pek çok yerde Bulgar olan ya da olmayan muhtelif dinlerin temsilcilerini davet ettik. 
Ramazan ayı, hoşgörü, dayanışma, bağışlama ve kardeşlik gibi manevi değerlerin hatırlandığı ve yardımlaşma ve paylaşma duygularının yenilendiği bir aydır. Ramazan Bayramı da bu ayın sonunda bu duyguların en çok yaşandığı ve yoğunlaştığı bir dönemdir. Bayramlar özel günlerdir, toplumsal kaynaşma ve kenetlenme için fırsatlar sunar. Hem farkındalığımızı artırır, hem çeşitlilik içinde güçlenmemizi sağlar. Ramazan Ayı’nı, Ramazan Bayramı’nı ve müteakip dönemi bütün soydaşlarımızın birlik, beraberlik ruhu içinde, birbirileriyle dayanışma içinde, Bulgar dostlarıyla karşılıklı hoşgörünün gelişmesini sağlayacak bir yardımlaşma, anlayış birliği içinde geçirmeleri, zengin fakir ayrımı yapmaksızın herhangi bir ayrıştırma olmaksızın; omuz omuza vererek yaşamaları, idrak etmeleri ve bu gururu birlikte paylaşmaları önem taşımaktadır. Her şeyin başı birlik içinde olmaktan, beraberlik ruhunun canlı yaşanmasından, dayanışmanın güçlenmesinden ve sosyal dayanışmanın diğer tüm dayanışma alanlarına yayılmasını sağlamaktan geçiyor. 
Sizlere çok teşekkür ediyorum. Ben ilk defa doğrudan Kırcaali Haber gazetesine beyanat verme imtiyazına sahip oldum. Hem bu imkanı bana sağladığınız için müteşekkirim. Ramazan Ayı ve Bayramı mesajını sizinle paylaşmak ve bütün soydaşlarımıza sizin aracılığınızla erişmek, benim için çok büyük bir mutluluk kaynağıdır. 
Bütün vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın, etnik köken ya da dini inanç farkı gözetmeksizin tüm Bulgaristan halkının tamamının Ramazan Bayramı’nı en kalbi duygularla kutluyorum. Tüm insanlığa barış, huzur, esenlik ve mutluluk kaynağı olmasını, anlaşmazlık ve çatışmaların son bulmaları için vesile oluşturulmasını diliyorum. Bu insani dayanışmanın ve soydaşlarımızın kendi arasındaki dayanışmalarının ve beraberliğin devamını kalben temenni ediyorum. 
- Sayın Büyükelçim bizlere vaktinizi ayırarak verdiğiniz mülakat için teşekkür ediyorum. 
- Ben teşekkür ediyorum. 

Söyleşi: Müzekki AHMET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.